Tavşan
dağa küsmüş, dağın haberi olmamış. Dağın haberi mi olmamış yoksa haber almak mı
istememiş. Tavşanın küsmesi için haklı sebepleri varken, dağın da
anlamamazlıktan gelmek için haklı sebepleri olduğunu öğrenmiş.
İnsan
çevresinde bu kadar duyarsız ve anladığı halde saf ayağına yatan var mıdır diye düşünürken var olduğunu en yakından keşfetmiş.
Tavşan
sıkıntıdan ezilirken en yakını olan dağdan medet ummuş, fakat dağ hiç oralı
olmamış. Bunu fark eden tavşan sıkıntının içinde tamamen kaybolmuş. Her gün
daha çok acı çekiyormuş. Kendi sıkıntısına mı üzülsün yoksa dağın yaptığı
duyarsızlığa mı üzülsün ikisi arasında kısıp kalmış.
Bir de
üstüne dağda, tavşana kendisiyle ilgilenmediği söyleyerek başkalarına
hayıflanmaya başlamamış mı? Dağın görmezlikten gelmesi, tavşana her şey
normalmiş gibi devam etmesi, fakat başkasından da ona hayıflandığını duyması, artık
canına tak ettirmiş. Çaresizlik içinde kıvranan tavşan, bu iş böyle olmayacak
diye düşünüp dağla konuşmaya karar vermiş.
Tavşan ve
dağ yolda karşılaşmışlar. Dağ yine hiçbir şey yokmuş gibi konuşmaya başlamış.
Tavşan da gayet sakin konuşmaya devam etmiş. Derken dağ, tavşana hiç benim
yanıma gelmiyorsun, benim yollarımı unuttun nerdeyse diye hayıflanmasını
söylemiş. Tavşan da avcıların onun peşinde olduğunu, çok bunalttıklarını ve
aylardır hiç rahat vermediklerini söylemiş. Ve ona darıldığını, senin gibi
görkemli bir dağın yanında olup, yamacına almasını çok beklediğini ve almadığı
için hayatta tek başına kaldığı için çok yorgun ve kalbi kırık bir şekilde
yaşadığını söylemiş. Dağ hak vermiş ama yanında olsam da ne değişecekti ki, her
şey yine aynı devam edecekti demiş. Tavşan da hiçbir şey yapamasan da görkemin
yeterdi demiş.
Derken aradaki kırgınlıklar, hayıflanmalar
bu konuşmayla sona ermiş. Konuşma işe yaramış ve dağ bütün yamacını açıp, tüm
görkemliliğiyle avcıların karşısına durmuş. Bundan korkan avcılar tavşanın
peşinden daha fazla gitmeyi bırakmışlar. Tavşan da mutlu, mesut ve neşeli
hayatına geri dönmüş. Ve dağla aralarından su sızmıyormuş.
Hayatta
hiçbir şeyi ertelemeyin. Erteledikçe kuruntular, fitneler, kırgınlıklar artar
artar artar ve çözülemeyecek boyuta gelir. ‘Dağ gibi büyür.’ Derler ya öyle
olur.
Kime karşı ne düşünüyorsak ve ne
hissediyorsak olur çerçevesinde her şeyi zamanında söyleyelim. Ve bütün olumsuzluklar
hayatımızdan gönderelim…
Yorumlar
Yorum Gönder