Ana içeriğe atla

Didem Duygu Demir- Koredeki Çatı Katımdan Sesleniyorum


Kendi küçük dünyasında kelimenin tam anlamıyla yuvarlanıp giden, yaprak uçsa gülen bir kızdım ben. Ufak tefek düşler kurardım geceleri uyurken...

Ne yazık ki hayat her zaman izin vermiyordu yaşamda istikrarlı olmaya.

Düşlerimin kaybolduğu gülüşlerimin silindiği bir dönemde, aşkın o sihirli gücü tuttu ellerimden. Bir Asyalının derin çekik gözleri şifa olurken titreyen kalbime, başkentin gri sokakları umut koktu yeniden.

Bir süre aşk konuşuldu Kızılay'ın oynak kaldırımlarında. Gölgelerimize bakınca, tek göze çarpan aramızdaki otuz santimlik boy farkı olsa da...

Biz bundan çok daha fazlasıydık aslında.
BU BENİM HİKAYEM...VE HİKAYEMİN KAHRAMANI BİR KORELİ...

-KİTAPLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİM-

Pembe kapağın içinde, pembe hayalleri olan ve o hayallere tutunarak elde etmek için mücadele veren bir kız. Hayat onun için hiç kolay olmamış. Ama bu olumsuzluklar içinde ezilip büzülmek yerine dimdik durmuş. Ve yaşadığı tecrübelerden ders çıkararak kurallar koymuş hayatına...

KURAL: Önce kendini sev!
Şu hayatta önce kendini seveceksin arkadaş! Yok öyle ilk zorlukta kendini suçlamak! Tamam, hata yaptın...Ama sonucunda enfes bir tecrübe kazandın. Eğer bir şey öğreniyorsan hata yap. Çekinme. Elini korkak alıştırma. Hata yaptıkça öğreniyorsun, geliştiriyorsun, anlıyorsun...Kendini tanıyorsun. Kendine saygı duy. Kendine bak. Kucakla her gün aynadakini. Kazansan da, kaybetsen de, senden bir tane daha yok. Her şeyi ben mi söyleyeceğim ya! Şükret haline ve unutma teşekkür etmeyi her gün doğan güneşe. Ayakkabı al. Birde çanta...Sonra öğreneceksin bir çikolatayla da oluyor aslında. Haydi, aç pencereyi, koy kulağına en sevdiğin melodiyi..Keşfe çık! Eğer bu dünya da var olmuşsan, bunu hak ediyorsun.

Bu kurallar aslında bildiğimiz ama kendimize ifade edemediğimiz ya da üstünde kafa yormadığımız şeyler. Ama öyle güzel ifade etmiş ki, kendinizde çok güzel farkındalık yaratmaya yardımcı oluyor.

Birde Türk örf ve adetlerini tekrardan gün yüzüne çıkarmış. Bazen ertelediğimiz ya da artık yoğun iş tempomuz var diye birbirimize karşı olan muhabbetimizin bitmeye başladığı şu son zamanlar da, eskiyi hatırlatarak çok güzel vurgular yapmış. Ve bunları da kural olarak oraya işlemiş.

KURAL: Kara günde ortaya çıkan her insan birer yıldızmış meğer.
Gelen mesajlar, aramalar, ziyaretler ve yardımlar...Hepsi bir araya gelip aydınlatıyormuş karanlığı. Çok değerliymiş bu yüzden hasta ziyareti. Kısa olması da bir o kadar makbulmüş. Hastaya yeni bir nefes oluyormuş gelen dost, ona bakan kişiye de psikolojik destek...Kaçınmamalı insan, sütünü, bisküvisini hatta mümkünse bir demet çiçeğini alıp gidivermeli hasta ziyaretini en kısasından. Evden çıkarken de içi ısıtan o sözleri fısıldamalı..
"Bir şeye ihtiyacınız olursa bir buradayız."

(Bunu okuyunca 3 yıl önce annemin ameliyat olması geldi birden aklıma. O gün her odaya baktım herkes birbirine ziyarete gidiyor ve annemin odası da hastanenin en dibindeki oda. Ve bize kimse gelmiyor. İnsan ister istemez koridora çıkıp bakıyor acaba gelen var mı diye. Tam artık umudumu kestim oturdum annemin yanına birden kapı açıldı ve annemin yıllarca özenerek dikkat ettiği yeşerttiği dostları kapıdan giriverdi. Bizde annemle başladı bir ağlama. tutamıyoruz kendimizi. İşte bu yüzden önemli bu güzel adetler. Ve bunları değer verip kitabında bahsetmesi ve kural olarak koyması ayrı bir kıymetli oldu benim için.)

Ve tabi ki aşk var içinde. Hemde ilmek ilmek ördüğü, uğruna mücadele verip düşler kurduğu "çokoprens"i. Bu benzetmeye bayıldım. İlk başlarda bu aşk beni etkilemedi ama sonlara doğru bildiğiniz yazar kadar heyecanlanmaya başladım. 

Bu kitap biyografi desem değil, roman desem o da değil. Çünkü gerçek yaşanmış hikayesini günlük vari bir edayla yazmış yazarımız. Ve hayatını doğrusuyla yanlışıyla çekinmeden bir güzel dile getirivermiş.

Eğer sizde Kore düşkünü ve aşk romanları okumayı seviyor iseniz okumanızı tavsiye ederim. Sadece pespembe olarak görmemeyi her milletin de doğrusu ve yanlışının var olduğunu oldukça reel bir şekilde anlatmış. Özellikle ikinci kitabında. Ondan da bahsedeceğim:)

Benden bu kadar. Hepinize keyifli okumalar...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A Love So Beautiful Konusu Ve Oyuncuları

Bir Çin dizisiyle karşınızdayım. Rastgele karşıma çıktı bir baktım sardı ve bölümler tık tık geçip gidiyor. Bu dizi farklı ülkelerin dizilerine zaman ayırmam gerektiğini gösterdi bana.Sonuna kadar izleyip yayın yapacaktım ama dayanamadım. Gençlik dizileri insanın içini kıpır kıpır yapan, enerji veren, benim için eski zamanları yad edip gözümden canlandığı sevindirik dizilerdir. işte bu Çin dizisi de lise zamanlarınızda yaşadığınız, ortak olduğunuz ya da yaşayacağınız olayları olabildiğine gerçek ve samimi şekilde anlatmış. Japon dizisi izlemiştim. "Asuko March" isminde. Ha birde BOF'un orijinal versiyonunu "Hana Yori Dango"yu izledim. Japonca çok farklı bir dil. Türk dili ve edebiyatı mezunu olduğum için diller hep dikkatimi çekiyor istemsizce. Japonca da genellikle t ve k harfleri baskınken, Çince de h ve ş harfleri daha baskın gibi. Sanki ağızlarında bir şey var çıkarmamak için uğraşarak konuşuyorlar gibi:)  Bin sürü Kore dizisinden sonra elbe

Sweet Revenge Note Konusu ve Oyuncuları

Son zamanlarda izlediğim stressiz sıkıntısız sonuna da vardığım lise dizilerinden biri.Aslında bir ve ikinci sezonu varmış.Ben bu diziyi yeni yayın diye izlemeye başladım meğer bu 2017 yılında yayınlanmış.ve ilk sezonuymuş. tam denk geldi diyebilirim. Konusu ise şöyle; Ho Goo-Hee'nin telefonuna bir uygulama mesajı gelir.Kötü geçen ortaokul yıllarından sonra liseyi iyi geçirmeyi umar aksilikler bu isteğini gerçekleştirmesine izin vermez.Her sıkıntı anından yüklemiş olduğu "intikam notu" adlı uygulamaya kullanarak intikam alıp istediği sonuca varır. Az önceden de dediğim gibi şu son zamanlarda izlediğim en sevimli lise dizilerinden biri. Belki oyuncuların tam lise çağında olan yaşları ve kurguyu iyi oynamaları beni çok sevdirdi.  Birde diğer Kore dizileri gibi "son 10 dakika" da koskoca o kadar bölümün güzel bitsin diye yutkunduğumuz anlarda son on dakikada verip bitirmiyorlar.Her bölüm tam istediğimiz şeyleri vere vere "tüh vah" d

Love O2O Konusu Ve Oyuncuları

       Yok böyle bir Çin dizisi. Öyle güzel öyle naif ki aşkları yüreğinizin en derinlerinde hissedeceksiniz. Onlar gibi kalbimin hızla çarptığı ve ellerimin heyecandan titrediği zamanlar bile oldu.      Su içer gibi geçiyor dizinin bölümleri. Nasıl geçiyor ne ara bitiyor anlamadım. Sanırım bende çok özel bir yer edinecek bu güzel dizi.      Diğer dizi konularından oldukça farklı. Hele ki Kore dizileriyle hiç bağdaşmıyor. Mesela Başrol kadın oyuncumuz tam burslu bilgisayar mühendisliği okuyan gayet akıllı, karakterli ve başarılı bir karakter. Diğer dizilerde olduğu gibi kendini asla rezil daha doğrusu bizim dram dediğimiz olaylara sokmuyor. Her sıradan insanın davranması gereken doğal mizaca sahip olması aslında beni kendine bağlayan. Hep derdim neden dizilerde kadın başrol oyuncuları sevimli naif yapacağız diye bence aşağı seviyelere düşüren çok dizi karakteri var. Ve bunlar beni her zaman boğuyor. Hiç mi zeki kadın olmaz dedim. Varmış ve beni bir Çin dizisinde bekliyormuş.