-ARKA KAPAK-
Gelecek korkaklara değil, cesurlara
aittir.
Baton
Rogue güneydeki her kasaba gibi zamana direnen sıcak bir kasaba, herkesin
özlemini duyduğu komşuların olduğu, birlikte yemek yenilip sohbet edilen güzel
bir topluluk. Burada her zaman huzurlu uyandık güne, güneşe…
Çocukluğumuz burada geçti, burada güldük, burada aşk olduk. Şimdiyse
zaman her insanı cezalandırdığı gibi eski günleri özletiyor bize, 1989 yazından
öncesini…
Güzellikler zor geldiği kadar kolay ayrılıyor bizden, o yüzden sıkı sıkı
sarılmalıyız hayata ve sevdiklerimize tutunmalıyız. En önemlisi ise affetmeyi
öğrenmeliyiz ve umutla bakmalıyız hayata…
*****
-YORUM-
Aslında
bizim Türk klasiklerimizden olan ‘Eylül’ romanına ana fikir olarak çok
benziyor. Bir psikoloji romanı gibi. Şimdi yorum yaparken fark ettim ki,
başkahramanın ismi hiç geçmiyor.
Bu
kahramanımızın çocukluk anılarından bahsediyor. İlk aşkı, ilk ergenliği, ilk
cinsellikle tanışması, ilk korkuları, ilk arkadaşlıkları…
Yan
komşusu Lindy’e âşıktır. Ve sürekli onu takip edip, uzaktan onu anlamaya
çalışmasını anlatır. Ama her şeyi aslında kendi içinde yaşar. Yaşarken de
kendini tanımaya çalışır. Özellikle önyargının ne kadar yanlış bir şey olduğunu
bu kitapta çok iyi anlıyorsunuz. Âşık olduğun insan için önyargılarınla en dibe
vurduğun, aslında buna gerek olmadığını, hayatta her zaman olman gereken kişi
gibi olman gerektiğini anlayabiliyorsun.
Beni
bu kitapta en rahatsız eden kısım çok fazla cinsel içerik olmasıydı. Hayatım da
bilmediğim kadar şey öğrendiğimi ifade edebilirim. Gerekli mi bence hayır ama
yazarımız ergenlik döneminde bir çocuğu yazdığı için bunu da çok açık ifade
etmekten çekinmemiş.
Sizlerin tercihine kalmış. Keyifli okumalar…
Yorumlar
Yorum Gönder