Bir yıldır olmadığım nezle, Ramazanla beraber usulca giriverdi hayatıma. Sadece girmekle kalmadı çorba gibi karıştırdı bünyemi adeta. Çok zorlandım, sabrettim derken bitti bitecek. Hastalık anında düşündüğüm ve şükretmemiz gereken bir şey geldi aklıma. Hastalık bu bedenimi yoklayıp azıcıkta hırpalayıp kapıyı kapatıp gidiyor. Peki ya kalplerdeki ve akıllardaki hastalıklı düşünce ve hisler? Onlar nezle gibi iki hapşırık yapıp sırtını dönüp gitmiyor. Daha beter bir şekilde vücudumuza büyük bir zararla yapışıp ruhumuzu ve tüm benliğimizi ele geçiriyor. Kıskançlık, öfke, nefret, fesatlık.. say say saymakla bitmeyen o pis iç karartıcı his ve düşünceler... İnsanın bakış açısını karartan, yorgun hissettiren hastalıklı ruh halinden başka bir şey değildir o. Başkalarının yaptığı işleri kendimizde eksiklik varmış gibi hissettirip yanlış fikirlerle aklımızı ve kalbimizi doldurduğumuz olmaması gereken yanlış hislerdir onlar. Bu hislere önem verirsek,
Madam Buke'nin dünyasına hoşgeldiniz...